13 Aralık 2011 Salı

Cennet

FİKRİM HEVESİMİ ALT ETSİN..

hani fani bu hayat ümit bağlayamam
olmadı diye oturup ağlayamam
gönlü geniş olan sükutu öğrensin
sevgimi yok yere ele bağlayamam
gelir mi diye hayallere sığınamam...
kemale eren kendinden versin

sevdim, kaç kere bilemem
yaşadım, yok inkar edemem
bıktım, senle baş edemem ben
zaman öyle de geçiyor
hayat böyle de bitiyor
ama umudum cennetten..

21 Kasım 2011 Pazartesi

Pembe Mezarlık



Tenin sinmiş yastığıma,
Dün gece terk etmeden önce.
İçimde bıraktığın acıyla,
Kokunla uyudum bu gece.

Pembe bir mezarlık gördüm rüyamda,
Aşık cesetler şekerden tabutta,
Gezinirken ciğerim doldu bir anda,
Çürük çilek kokusuyla.

Kalbi atan ölü bedenlerdi hepsi,
Hepsinin başında birer ölüm perisi,
Soluk birer pembe gül kokluyorlar,
Karanlıkta.

Affet bu gece ölmek istedim
Pembe bir mezarlık olmak istedim
Karanlığı elimle bölmek istedim
Seni çok özledim..

Çok istedim bu gece kendimi asmak
Ellerimle kendi mezarımı kazmak
Elimden gelen oturup evimde,
Sana şarkılar yazmak..

18 Kasım 2011 Cuma

Antik Kent

mutlu günlerimizdi...
deniz tuzu,dövme gül
yanık tarçın gibiydik
rüzgarın saçlarımızı taradığı yamaçlarda
ikimizden bir bayrak
dalgalanırdı
birbirine bakan
tarihin ve otların
arasında
adı yoktu yaşadığımız şeyin
bir boşluk bile değildi bu
onca boşluğun içinde
yontulmamış birkaç harf
taşlar kadar tarihe kefil
günler gibi düşünülmeden akıp giden
otların gölgesindeki gece kadar derin
ay ışığıydı her şeyi sessizce bütünleyen
bir dönüş biletiyle kırıldı gece
kırıldı mevsim
kalakaldık
birbirine bakan sunaklarda
zehiri giz olan otlar boyverdi
kırık heykel parçaları dağılmış ten
zaman tarihe geri çekildi
kalıntıları ne kadar ipucuysa bir antik kentin
o kadar biliyoruz nedenlerini ve sonuçlarını
ayrılınca adını aşk koyduğumuz o şeyin..
m.m

15 Kasım 2011 Salı

Tesadüf

Hiç kimse ile tesadüfen karşılaşmazsınız.
Tesadüf diye bir şey yoktur.
Hiçbir şey şans eseri olmaz.
Hayat, şansın ve tesadüfün ürünü değildir.

8 Kasım 2011 Salı

Sevgi/Korku

Sevgi; genişleten, açan, yayılan, kalan, açık olan, paylaşan, iyileştiren enerjidir.

Korku,bedenleri giysilerle sararak gizler, Sevgi çıplak olmaya izin verir; Korku sahip olduklarına sımsıkı yapışır, Sevgi sahip olduklarını paylaşır; Korku zorba yakınlık ister, Sevgi sevecen yakınlık; Korku sımsıkı sarar, bırakmak istemez, Sevgi özgür bırakır; Korku kurutur, Sevgi yumuşatır; Korku saldırır, Sevgi bağrına basar.

Her insan düşüncesi, sözü, davranışı bu duyguların birinden kaynaklanır. Bu konuda başka bir seçiminiz yok çünkü seçeceğiniz başka bir şey yok. Ama bu iki duygudan hangisini seçeceğiniz konusunda özgürsünüz.

Bunu çok kolaymış gibi söylüyorsun ama karar anında genellikle kazanan korku oluyor. Neden?

6 Kasım 2011 Pazar

Hiç yadırgamadım yüzünü, inan çok tanıdık



"Yaz aşkım, hiç durmadan yaz, birbirlerini anlat onlara. Birbirlerine değerek, dokunarak yaşayabilmenin güzelliklerini anlat. Birbirlerine karışmayı anlat, yaşam savaşı içinde yaşamayı, yaşatmayı unuttuklarını anlat. Sevişmeyi anlat onlara, en zor anlarda bile hiç ayrılmamacasına tek vücut olabilmeyi anlat onlara.Yalnız yürümek zor, kolayını anlat.."

Bayram

Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır. Hiç aldatmamış,aldanmamış olmak bayram...
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...

''Can Yücel''

29 Ekim 2011 Cumartesi

Konuşmadığımız şeyler var

Boş yere..
bomboş kalbimin odaları bomboş
halsiz hissiz, nasıl bu kadar loş
gece insafsız benden bile sarhoş

sabahladım yedi gece durmadan üst üste
gittiği yerden arar diye
çok vicdansız, geceden bile sarhoş

fazla, hep dahasına meylimiz
bakma bize düşman kendimiziz

ben sana nerden tutuldum
yokluğunda hem nasıl duruldum 
sağ elimi solumla avuttum
boş yere, boş yere
hep boş yere..

kızmam eloğlu değilsin ki
şahaneyim demedin ki
olmadı kabul farkındayız en azından..

28 Ekim 2011 Cuma

çağrışımlar

Çok küçük bir yalanı
Çok büyük bir orantıda
Dinlediniz mi.
Çok büyük bir yalanı
Çok yalın bir doğrultuda
Söylediniz mi.. Gecikmiş bir gizleme,
Birikmiş bir özlemi
Sakladınız mı.. Gelmeyecek bir gideni,
Olmayacak bir nedeni
Beklediniz mi

Bir gerçeği erken,
Bir açlığı tokken
Anladınız mi

Hep mi hep ölecekmiş gibi,
Hiç mi hiç ölmeyecekmiş gibi
Yasadınız mı.. Yalanı sürmeye,
Yanlısı görmeye
Saklandınız mı...

Doğruluğun yönünde,
Doğruların önünde
Aklandınız mı..

Ortamsız bir yaşamda,
Yaşamsız bir ortamda
Harcandınız mı..


Ö.A.

26 Ekim 2011 Çarşamba

Great Expectations

'Harcayabildiğimiz kadar çok para harcıyor ve insanlardan alabildiğimiz kadar az şey alıyorduk. Her zaman az ya da çok mutsuzduk ve akranlarımızın çoğu da aynı durumdaydı. Aramızda, her zaman çok eğlendiğimize dair bir kurmaca vardı ve bir de hiçbir zaman eğlenmediğimiz gerçeğinin iskeleti. Bildiğim kadarıyla bu, yaşıtlarımız arasında yaygın bir durumdu.'
Charles Dickens

25 Ekim 2011 Salı

anniversary

Bugün yalnızlığımın ay dönümü.. Ama aslında hayatın kendi çapında devam ettiğini anlamamın doğuşu..
Hani bazen kendini kapatırsın da hiç kimse dokunmasın istersin ya.. Nasıl büyük yalandır o! Bilakis tam da öyle zamanlarda dokunmalarıdır asıl istediğin, içinden geçen.. Dile getiremezsin, aklını okusunlar istersin ama olmaz. Henüz o yetenek kimseye bahşedilmemiştir ne olsa..

m.m.

"Meğer ben hayatı her şeyi yapmaya yetecek kadar uzun, kendimi ölümsüz sanmışım."

24 Ekim 2011 Pazartesi

Sometimes it lasts in love but sometimes it hurts instead..

Bir gün..

Bir gün;
Fırtına dindiğinde,
Ve gökyüzü tekrar safir camgöbeği mavisindeyken,
Biz bir tepenin üstünde oturarak,
Seyredeceğiz güneşin öfkeli kırmızısını,
Erimiş kurşun denizine batarken.
Bir gün;
Yaşamın uzun çabası sona erdiğinde,
Ve boş ellerimiz kucaklarımızda dinlenirken,
Biz bir tepenin üstünde oturacağız,
Ve günlerin tantanalı geçit törenini izleyeceğiz:
Bir gülümseme ile birkaç gözyaşı ile ve içimizi çekerek.
Bir gün;
Sen ve ben, bir tepenin üstünde oturarak,
Gariplikler yapmaktan hoşlanan ve kendimizle alay eden bir kahkaha ile
Başlarımızı sallayacağız bilgece:
Çünkü hiçbir gün, o zaman göründüğü kadar parlak olmamıştı,
Ve hiçbiri o denli kapkara, bir umut ışığı barındırmayacak kadar.

Behice S. Boran